Ateş’in haberini aldığımda sevinç gözyaşlarına boğulmuştum, heyecanımız kısa sürdü malesef, kesesi olmaması gereken bir yere tutunmuş. Benim için çok riskli bir durummuş rahim delinebilirmiş. Ayrıca ortasında perde olan bir rahmim varmış bu da bebeğin büyümesinin durmasına neden olabilirmiş. Kanamam da vardı. Bunların hepsi bir hafta içerisinde duyduk. Içten içe biliyordum bebeğimizi sağlıklı bir şekilde kucağımıza alacağımızı ve yavaş yavaş yoluna girdi herşey çok şükür…
Hamile kalmadan önce internette rastlamıştım böyle bir yazıya, bir gün bebeğim olursa böyle dünyaya getirmek isterim diye düşünmüştüm. Meğerse niyet etmişim, mümkün olduğu kadar az müdahale ile doğal doğum. Tabii çevremde böyle doğum yapan kimse yoktu, herkes sezeryan doğum yapıyordu. Hamile kalınca, doktor araştırırken arkadaşım önerdi Dr Güneş Gündüz’ü. Yakınımda olan bir hastaneye geçiş yapmıştı, üstelik doğal doğum konusunda eğitim almıştı. Eşim ve bana doğal doğum eğitimi verdi. Ve biz maratona hazırlanır gibi doğum anına hazırlanmaya başladık; yürüyüşler, derin gevşeme egzersizleri, yoga, nefes teknikleri, kitaplar, vs… Sonra Ebe Arzu Çulha hayatımıza girdi, yanında çok rahattım. Kendimi, istediğim gibi bir doğuma daha da yakın hissettim sayesinde. 41. Haftaya ulaştık, ama hala düzenli ve şiddetli sancılarım yoktu. 16 Eylül gecesi 22:00’de farkettik ki düzenli sancılarım başlamış, Arzu ebeyi aradık. Hemen yanımıza geldi. Muayene etti, yürüyüşe çıktık birlikte. Hareket etmek sancıları daha az hissetmeye ve bebeğin doğum yoluna girmesine yardımcı oluyormuş. Güneş hanımla irtibat halindeydi hep. Gece yarısından sonra biraz uyumam konusunda hemfikir oldular. Sancılar uyumama izin verdi. Sonra 04:30’da daha şiddetlileri beni uyandırdı. Tekrar Arzu ebe yanıma geldi; masajlar, yürüyüşler, özel hareketler, homeopatik ilaçlar, vs… Bundan sonra her anımda yanımdaydı ve benim kadar enerji harcadı ve beni motive etti. Öğlen hastaneye geçtik; Güneş hn sancılarının şiddeti az olduğu için az suni sancı önerdi. Kabul ettik ve hastaneye yattık. 22:30’a kadar hastanede yürüyüş yapıp durduk, merdivenlerde kalça açma hareketleri, Arzu ebenin masajları derken artık rahim ağzı baya bir açılmıştı. Son bir saatte artık suni sancı da artırılmıştı ve sancılarım da artmıştı, atlatmamı sağladı Arzu ebe. Sonra doğumhaneye geçtik(eşim de yanımızdaydı) ve bir kaç itme ile epüdralsiz, ağrı kesicisiz Ateş dünyaya geldi, 17 Eylül’de 23:23’te(annesine doğumgünü hediyesi oldu). Gözlerini açmış gayet kendinde, benimle konuşan kadın kim der gibi bakıyordu gözlerimin içine… Şaşkınlık içindeydim.
Bu arada çok garip bir şey oldu; doğum sonrası birkaç küçük yırtık vardı perinede, güneş hanımla pazarlığa giriştim dikiş atmaması konusunda. Doğururken sıkıntı yoktu da dikiş atılacakken birden panik oldum. Sonradan farkettim bilinç altımda neler olduğunu… Ben 18 yaşımdayken ablam yan odamda doğum yapmıştı, bebek doğduktan sonra yükselen çığlıklarını duymuştum. O bilinç altıma yerleşmiş meğerse.
Kordon kanının bitmesi beklendi kesmek için. Ateş hep göğüsümdeydi, yanımda olmadığında da babası yanındaydı. Doğal doğum sonrası, karnımda ameliyat yarası veya epizyo olmadığı için bebekle yeni hayata alışmak çok daha kolay oldu. Hemen sütüm geldi, emzirmek harika bir duyguymuş kibar kibar emiyordu minicik dudaklarıyla-diliyle. Mucize oğluma şifa oldu sütüm…
O gece çoook çok yorgun olmamıza rağmen, adrenalinden herhalde, Ateş ile sabaha kadar göz göze bakıştık. Beni gördüğüne yemin edebilirim… Bir daha doğursam, yine aynı şekilde doğurmayı isterim. Doğumunuza sahip çıkın ve böyle muhteşem bir deneyimi hatıralarınıza ekleyin…
Sevgiler
Deniz
Leave a Reply